8 Nisan'da 18º 43’ gökyüzünde Terazi burcunda Dolunay gerçekleşiyor olacak. Astrolojide kadim bilgiler arasında yer alan bir konu vardır; zodyaktaki 15 derece Terazi ile 15 derece Akrep burcu arasındaki bölgeye "yanan yol" deriz. Bu durumda olan gezegenler rahat pozisyonda olmazlar ve genellikle durumlar endişe, korku ve sorun getirir. Dolunay'ın bu yol üzerinde olması aslında tesadüf değil. Hepimiz zaten hali hazırda olan konulardan dolayı endişeliyiz ve korkuyoruz.
İşin güzel tarafı şu ki; dolunaylar hesaplaşma, konuları masaya yatırma ve karar verme zamanlarıdır. Yeni ay ile başlamış bir takım olaylar artık olgunlaşmış ve son haline gelmiştir. Dolunayın Terazi burcunda olmasından kaynaklı konularımız genelde ilişkilerle ilgili olacaktır. Eşimizle, ailemizle, arkadaşlarımızla, patronumuzla, yöneticimizle vs. tüm ilişkilerde biraz daha endişeli olabiliriz, hassasiyetlerimiz artabilir. Dengede kalmak ve duyarlı olmak bizler için önemli iki faktör olacaktır. Konuları çözmek, masaya yatırmak ve kaçmamak bu 15 günlük süreç için doğru bir yaklaşım olabilir.
23 Nisan'a kadar olan dönemde, gezegenler arasında farklı iletişimler de meydan gelmektedir. Örneğin; Venüs İkizler burcunda olacak ve bilgiye ne kadar ihtiyacımız olduğunu ve öğrenmenin belki de ne kadar tatmin ettiğini anlayacağız. Mars'ında Kova burcunda ve 12. Evde olmasıyla birlikte uzaktan öğrenmenin ve sanal bir takım platformların ne kadar hayatımıza kolayca girdiğini görecek olabiliriz.
Merkür'ün Balık burcunda olması sebebiyle belki kafa karışıklıkları ve yeterli odaklanma gerçekleşmese de sanatsal faaliyetlere ve spiritüel bir takım konulara eğilimin artacağını göreceğiz. Yüzeysel ilişkilerin gündeme geldiği zamanlar içerisinde olabiliriz. Geri hareketiyle birlikte çok uzun sürecek Venüs İkizler konumlanması 7 Ağustos'a kadar devam ederken, bu duruma özellikle dikkat edebiliriz.
Uranüs-Mars kavuşumu ile birlikte bir uyanış süreci başlayabilir. Belki de Koronavirüs ile ilgili yeni bir buluş veya yeni fark edilen bir takım durumları öğrenecek olabiliriz.
Uzun zamandır Plüton ve Jüpiter'in kavuşumu ile karşı karşıya geliyoruz. Jüpiter'i hepimiz severiz ama işler yolunda gitmediğinde olumsuz durumları da büyüttüğünü unutabiliyoruz. Hissettiğimiz baskının haliyle günden güne arttığını görebiliriz, ancak değişmek - dönüşmek ve hatta bundan korkmamak duygusuyla kendimize yararlı bir hale getirebiliriz. Jüpiter eğer bize yeni bir farkındalık getirecekse; bu tam olarak neyden kaçtığımızı anlamak, kendimizle yüzleşmek ve içsel dönüşüm için bir fırsat olarak görmemizden geçecektir. En kolayı, eski alışkanlıklara geri dönerek bunları hayatımıza tekrar dahil olmasını beklemek olur. Fakat düzen değişiyor, yapılar değişiyor, kurumsal şirketlerin işleyişleri değişiyor ve herkes buna adapte olmaya çalışıyor. Eskinin yıkılması gibi değil de, yeniye “merhaba” diyerek bu sürece kendimizi daha kolay dahil edebiliriz.
Yazan: Büşra Erdem